17 Ağustos 2015 Pazartesi

Lohusalık Sendromu

  Hamileyken hatim ettiğim kitaplarda en çok bu konuyu incelemiştim. Bende de olur mu ki? diye. Aslında okuduğum bir çok şey benim başıma gelmez diyordum. (neye güveniyordum acaba) Ama inanın okuduğum bir çok şey başıma geldi diyebilirim.
  Lohusalık sendromu diye bir şey var. Bunun bir de çeşitleri var. Genel olarak annenin depresif olması tabi ki ama kimi anne bebeğini istemiyor, kimi anne korkularıyla yüzleşemiyor, ileri safhaları intihara kadar sürükleyebiliyormuş Allah korusun.
  Hiç ama hiç kolay değilmiş bu lohusalık denen şey. Ben kendi tecrübelerimi aktarmak isterim. İlk başta hamilelik sona erdiğinde bebeğimi kucağıma alınca her şey bitecek toz pembe günler yaşanacak sanıyordum. Doğumdan çıkınca vücutta oluşan rahatlamayla beraber ağrılar sızılar olmuyor değil. Bu ilk aşama. Bol dinlenme ve uyku en büyük ilacı ama ben geceleri, Aman bebeğim nefes alıyor mu? Aman kusmasın tıkanmasın!! diye uyuyamıyordum, zaten topu topu 1 - 2 saat uyuyordu, onda da ben uyuyamıyordum.
işte uykusuz bir lohusa :)

  Daha sonra bir süt gelmeme problemi çıktı. Sezeryan olduğum için sütüm gelmedi.Bebeğim açlıktan sabaha kadar ağladı. Biri der; ''aman sakın mama verme'' biri der; ''açlıktan ölsün mü ver'' herkes başıma üşüştü. Mina açlıktan 2 gece çok ağladı, hiç uyumadı. Ben de hiç uyumadım hep ağladım. 3.gün sütüm geldi çok şükür karnı doymaya başladı. Doydu doymasına ama bu sefer göğüslerimin acısından çocuğu emzirmek istemiyordum. Ağlaya ağlaya emziriyordum. Bir de yeni doğan her bebek gibi sürekli memede olmak istiyor, tam emiyor biraz çekip uyuya kalıyor haydi yatırayım diyorsun memeden çekince hop uyanıyor. Haydi en başa dön ağlaya ağlaya emzir Kübra. Eve gelen gidenler bir şey değil de o boş konuşanlar yok mu? İki çocuk büyüttü diye kendini pediatri uzmanı sananlar, ahh onlar sebebim olacaktı :))
  Annem çalıştığı için sadece geceleri yanımda kalabildi. Gündüz halam kardeşim ve kuzenim sırayla kaldılar. 1 hafta sonra kendimi iyi hissettiğim için artık gerek olmadığını söyledim. İlk bir ay kadar uyuduğunda 2 saat uyuyordu Mina. Ama uyanınca hep meme istiyordu, benim için zorlu günlerin başladığını dahası lohusalık sendromuna girdiğimi anlamıştım.Canım sürekli sıkılıyordu. Mina uyuduğunda hiç bir şey yapmak istemiyordum ama uyumuyordum da, ağlıyordum.. Günler nasıl geçecek diye sürekli düşünüyordum. Akşam olunca içimi bir sıkıntı basıyordu yine ağlıyordum. On beş gün böyle geçti. Bu arada göğüslerimin acısı hafiflemişti. Rahatça emzirebileceğim için sevinirken Mina'ya meme emerken bir şeyler oluyordu, ağlama krizine giriyordu. Emmek istiyor ama ememiyor. Ben ilk sütüm çok geliyor sinirleniyor diye yorumladım fakat bacak çekmesini farkedince gaz probleminin hayatımıza girdiğini anladım. Yeni bir sorunumuz başlıyordu ve en çetiniydi. (Allah beterinden korusun) Mina kolik bebek olmuştu, çok gazlıydı. Bir sonraki postumda kolikten bahsetmek istiyorum.
  Lohusalık bende problemlerin peş peşe gelmesiyle derin izler bıraktı. Daha fazla tek başıma baş edemeyeceğimi anladım yarı kırkı falan vız gelir dedim ve eşyaları topladığımız gibi soluğu annemde aldık. gündüzleri yine yalnızdım ama akşam kalabalıktık ve herkes yardımcı oluyordu. Güç alıyordum. Ama o darlanmalar sıkılmalar hiçç bitmek bilmedi. Ağlamalar bitmedi. Elli güne yakın gece uyumadım, en erken sabah 5.00 te yatıyordum. Mina gündüz sorunsuz uyuyordu ama ben yine uyuyamıyordum. Uykusuzlukta beni bitirdi. Gece uyumaması ayrı, bir de sürekli kesintisiz ağlıyordu.
  Kendi cumhuriyetini sürdüğün bir yaşantıdan eskisi gibi özgürce at koşturamayacağın, her saniyesinden senin sorumlu olduğun biriyle yaşayacağın bir hayata geçiş yapmak kolay değilmiş. Hiç bir şey düşündüğün gibi olmuyor üstelik. Ne kadar okursan oku çare bulamadığın oluyor. Bence hayattaki en zor, en önemli ve en zahmetli iş çocuk büyütmek. Dokuz aylık annelik hayatımda bunu anladım. Ki çocukları büyümüş olan anneler varsa yazımı okuyan '' daha neler göreceksin dur bakalım'' dediklerini duyar gibiyim.
 Benim nacizane tavsiyelerim bu hassas dönemi yaşayacak olan arkadaşlarım,
 Eşinizle bağlarınızı sağlam tutun, ve umarım anneniz hayattadır ya da kız kardeşiniz vardır.
 Sizi üzen herkesi elinizin tersiyle itin. Bu sizin en hassas döneminiz ve büyük yaralar alabilirsiniz. Bebeğinizin size ihtiyacı var unutmayın.
 En ufak bulduğunuz boşlukta uyuyun, dinlenin, yiyin, için.
 Yanınızda size destek olacak birinin size yardım etmesine müsaade edin.
 Sık sık duş alın ve çok kısa bile olsa okuduğunuz iyi bir psikoloji kitabınız olsun başucunuzda.  Mevsimlerden yaz ise, serin zamanlarda dışarıya bebeğinizle mutlaka çıkın (kalabalık olmayan temiz hava alabileceğiniz yerlere)
 Mevsim kış ise de, sizi iyi hissettiren dostunuzun yada akrabanızın evine ziyaretlere gidin.
 Bebeğiniz ağladığında (çok zor biliyorum ama) siz ağlamayın ve panik olmayın. Ağlamadan büyümüyorlar malesef.
 Her şeyi kafanıza takmayın.
 Unutmayın ne kadar çok sevgi o kadar çok mutluluk.

 Sevgiyle kalın,

2 yorum:

  1. Her anne de olduğu gibi bende de oldu . Güzell ama zor bir dönem . Bence herkes karışıp müdahale ettiği için Lohusa sendromu ortaya çıkıyor . Halbuki bir akışına bıraksalar rahat bıraksalar anneyi de bebeği de ne sendrom kalır ne bir şey...

    YanıtlaSil
  2. Çok haklısınız çevre büyük faktör, malesef insanlara bunu anlatamıyoruz. Bu hassas dönemde herkesin anlayış göstermesi gerekir halbuki..

    YanıtlaSil